Lot 17
ALEXANDRIA TROAS GRAVÜRLERİ
Gouffier, 1822


Gabriel Florent Auguste de Choiseul-Gouffier’nin, Voyage Pittoresque de la Grèce (1822) adlı eserinin 2.cildinde yeralan üç gravür.

Alexandria Troas’taki antik tiyatro (Theatre d’Alexandria Troas) (1822), Alexandria Troas’taki yer altı anıtı (Monument Souterrain a Alexandria Troas) (1822), Alexandria Troas’taki su kemeri kalıntıları (Ancien Aqueduc pres d’Alexandria Troas) (1822).

Kök boyayla elle renklendirilmiştir.

Bakır oyma gravür, 43,5 x 30 cm.

Gravür sanatçısı: A. Tardieu.


Kondisyon: 10/10


Provenance: S. E. koleksiyonu


Değerlendirme notu:

Alexandria Troas (Türkçe: Eski Stambul); Türkiye’nin batı kıyısının kuzey ucuna yakın, Bozcaada’nın güneyinde bulunan Antik Yunan kentidir. Çanakkale ilinin Ezine ilçesindeki Dalyan köyünün güneydoğusunda yerleşimlidir. Antik kent yaklaşık 400 hektarlık(4km2) alana yayılmıştır. Günümüze kalan birkaç yapı arasında bir Roma hamamı, odeion, Antik Yunan tiyatrosu, gymnasium kompleksi ve yeni ortaya çıkarılmış bir stadion bulunur. Şehrin eski duvarları hala izlenebilir.

Strabon’a göre, bu bölge başlangıçta Sigeia olarak adlandırılıyordu; MÖ 306’da Büyük İskender’in komutanlarından I. Antigonos Monophtalmos, eskiden nüfuzlu bir şehir olan Neandreia da dahil 5 yerleşim yerinin halkını Sigeria’ya yerleştirerek şehri çok daha genişletilmiş olarak yeniden kurdu. Kentin ismi MÖ 301’de Lysimakhos tarafından, Büyük İskender anısına ‘Alexandria Troas’ olarak değiştirildi. Kuzeybatı Anadolu’nun ana limanı olan şehir, Roma döneminde büyük oranda gelişti ve MÖ 188 gibi erken bir tarihte ‘özgür ve özerk şehir’ niteliği kazandı; günümüzde bulunan kalıntılar bölgenin tarihteki önemini kanıtlamaktadır. Altın çağında şehrin 100,000’e yakın nüfusa ulaştığı düşünülüyor. Strabon’un bahsettiği üzere, Augustus’un hükümdarlığı sırasında bölgede ‘Colonia Alexandria Augusta Troas’ adında bir Roma kolonisi kurulmuştur. Augustus, Hadrianus ve Herodes Atticus şehrin süslenmesine hatırı sayılır düzeyde katkıda bulunmuşlardır. I. Konstantin, Troas’ı Roma İmparatorluğu’nun başkenti yapmayı düşünmüştür.

Gravürlerin yapımcısı Kont Marie-Gabriel-Florent-Auguste de Choiseul-Gouffier (1752-1817), 1789 Fransız Devriminden önceki son İstanbul büyükelçisidir.

Antik çağ arkeolojisi ve tarihine âşık olan Kont Gouffier, aralarında Fransız ressam Jean-Baptiste Hilair’in de bulunduğu bir grup sanatçı ve bilim insanıyla 1776 yılında Ege seyahatine çıktı. Seyahatin amacı, bir yandan antik harabelerin görünümünü çizmek, öte yandan çağdaş Yunanlıların yaşam biçimlerini kaydetmekti. Ayrıca bu seyahatin Ege Denizinde uzun süredir devam eden Osmanlı-Rus gerginliğine dair durumu yerinde gözlemlemek gibi bir siyasi amacı da vardı. On iki ay süren bu ilk yolculuğun meyvesi olarak 1782’de hayranlık uyandıran gravürlerle bezeli anıtsal bir eser yayınlandı. Doğu’nun büyüleyici evreni bu eserin başlıca unsuru olan görüntünün yenilikçi tekniği aracılığı ile Avrupalı okurun gözünde capcanlı olarak sergilenmiştir.

Gouffier, “Voyage-Pittoresque de la Grèce (1782)” adını verdiği kitabının yayınlanmasından iki yıl sonra (1784’de) İstanbul’a büyükelçi olarak atandı ve Temmuz 1785’ten itibaren  büyükelçi unvanıyla Anadolu, Ege, Kıbrıs, Suriye, Filistin ve Mısır’ı kapsayan seyahatine çıktı. Hilair’in yanısıra Fransız ünlü suluboya ressamı Cassas’ı da himayesine aldı. Bu gezilerin sonunda Voyage-Pittoresque de la Gréce kitabına ek olarak Voyage-Pittoresque en Syrie, de la Phoénicie, de la Palaestine, et la Basse Aegypte kitabı Cassas’ın imzasıyla yayınlandı. Büyükelçi Gouffier, Cassas’ın resimlediği Atina Akropolünü ziyaret etti ve akropolün kabartma ve heykelleri (Hilar’in betimlediği gibi) İstanbul’dan gemiye yükleterek Fransa’ya gönderdi. 1789’daki Fransız Devrimine karşı çıkan Gouffier geri çağırılmasına karşın Paris’e dönmedi (1792’de) ve Rusya’ya kaçtı. 1802 yılına yani Paris’e dönene kadar II. Katerina’nın himayesinde Sanat Akademisi ve İmparatorluk Kütüphanesi’nin yöneticiliğini yaptı.

Gouffier, Fransa’ya ancak Restorasyon döneminde döndü ve Eşitler Meclisi (Chambre des Pairs) üyesi olarak bakan mevkiine geldi. Evini Akropolis’teki Erechtheion tapınağı uslubunda yaptırdı, “Yunan dili oteli” adlı devrim öncesi gizli örgütte başkanlık yaptı ve 1809’da eserinin ikinci cildini yayınladı. 1817’de üçüncü cildin hazırlığını bitiremeden öldü. Özellikle Truva yöresi ile ilgili topoğrafya, tarihî anıtlar, buluntular, yazıtlar ve sikkelere ayrılmış olan üçüncü cilt, tamamen Barbié du Bocage ve Letronne’un editörlüğünden geçerek 1822 yılında yayınlandı. Osmanlı İmparatorluğunun başkentinde kaldığı süre içinde Choiseul-Gouffier, bir yandan gezilerinde yaptığı eskiz ve desenleri tamamlayacak mimar, arkeolog, çizer, edebiyatçılardan meydana gelen koca bir ekip kurmuş, öte yandan ise özellikle Atina ve etrafındaki geniş çevreden büyük sayıda arkeolojik eserin elde edilmesi, paketlenmesi ve taşınması için sayısız seferler düzenlemişti. Zengin arkeolojik koleksiyonu Louvre müzesi ve özel koleksiyonculara satıldı.

Çağdaş araştırmacılar tarafından kişiliği pek tartışılan Choiseul-Gouffier bir yandan antik yunan görkeminin büyük bir hayranıdır, öte yandan siyasi kariyeri süresince Babıali ile Fransa ve öteki siyasal güçler arasındaki dengenin sağlanabilmesi uğruna gitgide çağdaş Yunanlıların sert bir eleştirmeni konumuna gelir. Bu tavrı yapıtının 1842 yılında ölümünden sonra yapılan yeni baskısında da ortaya çıkar. Yeni baskının başlığı Voyage pittoresque dans l’empire Ottoman, en Grèce diye değiştirilir.

WhatsApp chat